İklim Değişikliği ile Mücadele İçin Bizler Ne Yapabiliriz?

Uluslararası iklim bilimcilerden oluşan bir komite geçtiğimiz aylarda epey tat kaçıran bir rapor açıkladı: Bu rapora göre üzerinde yaşadığımız güzeller güzeli gezegenimizin iklim değişikliği açısından dönülmez bir noktaya gelmesine sadece 12 sene kaldı!

Bu yüzden Hoagard olarak, 22 Nisan Dünya Günü’nü kutladığımız bugün günlük hayatta yapacağımız küçük fedakarlıklarla nasıl büyük farklar yaratabileceğimizi konuşmak istedik. İşte yaklaşmakta olan iklim krizine kalkan oluşturabilecek kadar güçlü ve basit tüyolar:

Enerji kullanımı konusunda bilinçlenmek

Tüm dünyayı etkileyen küresel iklim krizinin boyutları yüzünden artık enerji tasarrufu ile ilgili yaklaşımlarımızın “Lüzümsuzsa söndür” uyarısının epey ötesine geçmesi gerekiyor. Yani doğada bıraktığımız karbon ayak izini azaltmak (üretilmesi / tüketilmesi aşamasında atık bırakan her türlü enerji tüketimini kısıtlamak) için öncelikle enerjinin kıymetini anlamak şart. Bu aşamada yıllık kombi & radyatör bakımlarını yaptırmak; bu tip cihazları enerji tasarruf modunda kullanmak, binalara dış cephe yalıtımı yaptırmak, evdeki ampulleri tasarruflu olanlarla değiştirmek ve güneş enerjisinden maksimum yararlanmayı sağlayan çatı ve balkon tipi solar panellerden edinmek uzun vadede büyük farklar yaratabilir.

Geri dönüşüm konusunda somut adımlar atmak

Her gün milyonlarcası tüketilen bir plastik pipetin bile doğada yaklaşık 800 yılda çözündüğünü ve çözünürken doğal kaynakları zehirlediğini düşündüğümüzde, geri dönüşümün işler bir çözüm olduğunu görmek hiç de zor değil. Öncelikle oturduğunuz bölgedeki plastik ve cam kumbaralarının yerlerini öğrenip, ayırdığınız evsel atıkları bu kumbaralara atmak iyi bir başlangıç olacaktır. Yine atık yağlarınızı lavaboya dökmek yerine telefonla çağırabileceğiniz atık yağ toplama ekiplerine teslim ederek su kaynaklarının korunmasına katkı sağlayabilirsiniz.

Haftada en az 2 gün vejetaryen hatta vegan beslenmek

Henrich Böll Vakfı ve Friends of Earth Ağı’nın yaptığı bir araştırmaya göre bugün 1 kg et üretebilmek için 15 bin 455 litre; bir litre süt içinse yaklaşık bin litre su harcanması gerekiyor. Yani endüstriyel et ve hayvansal gıdaların üretimi hem karbon salınımı hem de su kaynaklarının aşırı tüketimi konusunda tatsız istatistiklere neden oluyor. Ancak bahsettiğimiz bu aşırı sarfiyat sebze, meyve ve tahıl için geçerli değil. Bu yüzden haftada sadece 2 gün bile bitkisel beslenerek su kaynaklarının tüketimini azaltmaya yardımcı olabilirsiniz.

Tüketim alışkanlıklarınızı gözden geçirmek

İkinci el ürünler kullanmak; eski eşyaları dönüştürmek ve minimalist bir yaşam tarzına geçmek sadece iç huzuru ve bütçeyi değil aynı zamanda gezegenin geleceğini de kurtarabilir. Unutmayın, gerçekten ihtiyacınız olmayan bir şeyi satın almak yerine eldekini değerlendirmek ve en önemlisi de tek kullanımlık ürünler satın almaktan kaçınmak dünyanın akıbeti için son derece önemli adımlar olacaktır.

Daha az su kullanmak için acil önlemler almak

Temiz su kaynaklarının tükenişi, harekete geçmediğimiz takdirde 12 yıl sonra başlaması beklenen gıda krizinin en büyük nedeni olarak gösteriliyor. Yani bugünden itibaren sahip olduğumuz her su damlasının kıymetini bilmek büyük önem arz ediyor. Bu konuda ise fotoselli musluklarla gereksiz kullanımı önlemek; elde bulaşık yıkamamak, çamaşır makinesinde kısa programları tercih etmek ve alternatif su arıtma sistemlerinden faydalanmak gibi birçok önlem almak mümkün.

Paylaşım ekonomisine destek vermek

Yeni medya ve internetin yükselişi ile birlikte eski zamanlarda zaten aktif olarak uygulanan anlayış “paylaşım ekonomisi” olarak yeniden gündeme geldi. Bu anlayış insanların arabalarını; evde fazladan pişirdikleri yemekleri, kitapları ve hatta giysilerini bile paylaşmayı öngörüyor. Yani akıllı cihazlara indirilen paylaşım ekonomisi uygulamaları sayesinde, örneğin otomobilinize koyduğunuz full depo benzini tek başına harcamak yerine yanınıza 4 yolcu daha kabul edip hem masrafları hem de doğaya bırakılacak karbon salınımını paylaşmak mümkün oluyor.